İngilizlerle iş birliği yapan Sarah Aaronsohn, Osmanlı ordusunda görev bile almıştı!
Sarah, Cemal Paşa gibi önemli isimlerden bilgiler alarak Filistin Cephesi’nin çökmesinde büyük rol oynayan bir isimdi. Peki bunu nasıl başardı?
I. Dünya Savaşı’nda Filistin Cephesi’nde, İngilizler ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki mücadelede sessiz ama etkili bir aktör vardı: NİLİ Örgütü.
Bu örgüt, Romanya kökenli Siyonist lider Aaron Aaronsohn tarafından kurulmuş ve saha operasyonlarını Aaronsohn’un kız kardeşi Sarah Aaronsohn yönetmiştir.
NİLİ’in stratejisi, özellikle kadın ajanlar aracılığıyla Osmanlı subaylarının fiziksel özellikleri ve askeri yetenekleri hakkında taktik bilgiler toplamak ve bu bilgileri İngilizlerle paylaşmaktı. Bu bilgiler, özellikle Gazze’deki Osmanlı kuvvetlerinin savunma planlarını etkili bir şekilde desteklemiş ve İngilizlerin bölgedeki operasyonlarını yönlendirmişti.
Sarah Aaronsohn’un liderliğindeki NİLİ, örgütün en etkili operasyonel yapılarından biriydi.
Özellikle Ahmet Cemal Paşa’nın faaliyetlerini yakından izlemesi ve bu bilgileri İngiliz istihbaratına iletilmesi, örgütün stratejik değerini artırmıştı. Cemal Paşa’nın Gazze’ye yönelik saldırılarıyla ilgili bilgilerin doğru zamanında elde edilmesi, İngilizlerin savaş stratejilerini belirlemede kritik bir rol oynamıştı.
Osmanlı istihbaratının NİLİ hakkında ilk bilgi sahibi oluşu, Sarah’ın eski eşi Hayim Abraham’ın faaliyetleri üzerinden dikkatlerini çekmesiyle olmuştu. Bu dikkat, örgütün faaliyetlerini ortaya çıkarmak için bir başlangıç noktası olmuştu.
Osmanlı Devleti, NİLİ’in faaliyetlerini uzun süre gözlemlemiş, ancak Aaronsohn kardeşlerin örgütü büyük bir gizlilik içinde yönetmeleri sebebiyle uzun süre detaylı bilgiye ulaşamamıştı.
NİLİ’in faaliyetleri arasında rüşvet ağları oluşturarak Osmanlı bürokrasisinin içine sızması da büyük önem taşıyordu.
Bu sayede örgüt faaliyetlerini gözden kaçırmış ve önlemlerini etkili bir şekilde almasını engellemişti. Özellikle İttihat ve Terakki yönetimi altında güçlü bir istihbarat ağı oluşturan NİLİ, Cemal Paşa gibi önemli figürlerin bile dikkatini çekmişti.
Sarah Aaronsohn’un yakalanması ve sonrasında intihar etmesi, NİLİ’in çöküşüne yol açan önemli bir dönüm noktasıydı. Bu trajik olay, örgütün cesur ama riskli faaliyetlerinin sonucu olarak değerlendirildi.
İngilizler için, Sarah’ın Gazze Operasyonu’yla ilgili kritik bilgileri zamanında ilettiği anlamına geliyordu; bu da İngilizlerin stratejik avantaj sağlamasına olanak tanımıştı.
NİLİ’in çöküşüyle, İngilizler Filistin Cephesi’nde daha iyi koordine olmuş ve Osmanlı güçlerine karşı üstünlük kazanmıştı.
Bu süreç, İngilizlerin bölgede etkili bir şekilde var olmasını ve sonrasında İsrail’in kurulmasına zemin hazırlayan önemli adımlarından biri olarak kabul edildi.
Sarah Aaronsohn ve NİLİ örgütü, sadece tarihsel bir figür olarak değil, stratejik bir oyuncu olarak da hatırlanıyor. Onların cesareti ve stratejik zekâları, İsrail devletinin kuruluşunda ve bölgedeki Siyonist hareketin evriminde önemli bir rol oynamıştır.